Etem ORUÇ
Yine zeytin hasadı mevsimi geldi. Zeytin ışık demektir. İlk çağlardan beri kandilimizde yanarken ufkumuzu aydınlatandır zeytin. Ege yöresindeki tüm uygarlık kalıntıları zeytin ağacıyla süslüdür. Kudred kandilidir.
Bir mum gibi yanarken ateşte, parlayan ışıkta Tanrı’yı gördüm. Aynı vardan var olmuşuz, her varlık Tanrı’nın bir simgesidir. İnsanlar tarafından hep kutsal kabul edilen zeytin ağacının yağı en eski zamanlardan beri tapınakları ve sarayları aydınlatmakta kullanılmış. Binlerce yıl boyunca Akdeniz kıyılarında gelişen medeniyetlerde en ince, en güzel kokulu zeytinyağı tapınaklar için ayrılmış.
Ustalar el emeklerini camdan, tunçtan, topraktan ve demirden zeytinyağı kandilleri üretmek için harcamışlar. Eski Ahit’in Mısır’dan çıkış bölümünde şöyle anlatılıyor.
“İsrail halkına buyruk ver, kandilin sürekli yanıp ışık vermesi için saf sıkma zeytinyağı getirsinler. Harun’la oğulları kandilleri benim huzurumda, Buluşma Çadırı’nda, Levha Sandığı’nın önündeki perdenin dışında, akşamdan sabaha kadar yanı tutacaklar.”
Yahudi geleneklerinde Kudüs’teki tapınağın kandilleri yağla doldurulur, ışık festivali olarak bilinen Hanukkah törenlerinde zeytinyağı önemli bir yer tutar. İnanışa göre çok az miktarda zeytinyağı sekiz gün boyunca mucizevi şekilde sönmeden yanardı.
Antik Yunan’da da Pausanias’ın Descriptions of Grecee (Yunanistan’daki Seyahat) adlı eserinde naklettiğine göre:
“Athena tapınağında Kalimakhus tarafından altın bir kandil vardı. Kandile zeytinyağı koyar ve yakarlardı. Bir sonraki sene aynı güne kadar bu kandil yağla gece gündüz durmadan yanardı.”
O çağlarda meşaleler zeytin ağacının odunundan yapılır, kandillerin yanmasını zeytinyağı sağlarmış. Zeytin ağacını insanlığa hediye eden Bilgelik Tanrıçası Athena, bu sebeple Işık Tanrıçası olarak da kabul görürdü. Kuran-ı Kerim’de zeytinyağının aydınlık verici özelliği Nur suresinde Allah’ın ışığıyla benzeştirilmiş:
“…Allah göklerin ve yerin nurudur. O’nun nuru, içinde bir kandil bulunan oyma hücre misalidir. Kandil bir sırça fanus içindedir. Bu sırça sanki inciden bir yıldızdır; ne doğuya ne de batıya nisbet edilen mübarek bir zeytin ağacından tutuşturulur. Onun yağı ateş dokunmasa bile ışık verir; nur üşüntüne nur!”
Camiler, içinde zeytinyağı yakılan avizelerle donatılmıştır yüzyıllarca. Ramazan gecelerinde de büyük şehirlerdeki camileri süsleyen mahyalar zeytinyağı kandilleriyle aydınlatılırmış.
Bedri Rahmi Eyüboğlu, Sitem şiirinde:
”Önde zeytin ağaçları arkasında yâr, / Sene 1946, / Mevsim,sonbahar, / Önde zeytin ağaçları neyleyim neyleyim, / Dalları neyleyim, / Yâr yoluna dökülmedik dilleri neyleyim,” der.
Bu yöredeki tüm şehir devletlerinin temelinde Luvi uygarlığı vardır. Alevilerin Kudret Kandili de en çok bu coğrafyada yanmıştır. Coğrafyam benim kaderimdir. Ege'yi yazmaya devam edeceğim. Dünya zetin yağının mucizesini tartışıp en önemli yağ olarak zeytin yağını önerirken biz zeytin ağaçlarını kesip yerine betonlar dikiyoruz.
Doğamızı o denli kirlettik ki nehirlerimiz zehir akıyor, hatta akmıyor. Jeotermal kuyularının artıkları İncir ve zeytin ağaçlarımızı kurutuyor. Kanseri önleyen zeyinyağı ağacı kanser olmaya başladı.
Doğa anamızı işkenceyle yaralarken kendi mezarımızı kazıyoruz. Çocuk ve torunlarımıza bırakacağımız dünyanın gün geçtikçe yaşanamaz hale geldiğinin farkında mıyız?