Biliyorum çok insan ilgilenmiyor artık bu tür yazılarla...
Oysa bizi tarih ayakta tutar, umudumuzu yitirdiğimiz zamanlarda...
Zorda, darda kaldığımızda...
Eğer tarihi bilincimiz olmazsa, savrulur dururuz oradan oraya...
Durduğumuz yerin nereye, nasıl hizmet ettiğini bilemeyiz...
Cumhuriyetten önce kadının meslek hakkının olmadığını, boşanma hakkı olmadığını bilmeyiz sözgelimi...
Oysa bugün hepimiz için çok önemli...
Anlatalım efendim. Biz bilsek de, bilmeyenler çok bilmeyenlere ulaştıralım...
Bundan tam 98 yıl önce; 17 Şubat 1926'da Türk Medeni Kanunu kabul edildi ve sosyal hayatta kadın erkek eşitliği sağlandı...
Kadınlara meslek hakkı, evlenme, boşanma, velayet hakkı verildi.
Bunların ne demek olduğunu, bugün anlamak zordur. Açıklayalım: Kadın toplumda köle gibi görülüyordu...
Osmanlı devletinde sarayın dışındaki kadınları kadından saymıyordu.
Hayatın hiç bir yerinde yoktular...
Hele Anadolu'da...
İş kölesiydi kadın... Sırtında çocuk, kolunda çocuk, karnında çocuk geçip giden bir yaşamı vardı...
Medenî Kanun kabul edildiğinde TBMM tutanaklarına bakın nasıl homurdanıyor erkek milletvekilleri...
Ne demek eşitlik?
Biz de aynı mirası mı alacağız?
Orada birkaç kahraman adam kahramanca savundular kanunu...
17 ŞUBAT 1926
Atatürk kanunu bizzat takip ediyordu...
Çünkü: Kurtuluş Savaşı'nın Büyük Önderi Atatürk, kadınların ilkel koşullarda yaşantısına hem savaşlar öncesinde hem de savaşlar sonrasında birebir tanık olmuştu. Çağdaş dünyada kadın erkek ayrımı utanılacak bir durumdu...
Atatürk, bu ilkel yaşam biçimini değiştirmek izliyordu
Uzun uzadıya medeni kanun araştıracak, hazırlık yapacak zaman da yoktu...
Bir an önce çağdaş dünyaya ulaşmak, onların üstüne çıkmak hedefi vardı Cumhuriyetin...
O dönem için en modern ve bize uygun olan İşviçre Medeni kanunu tercüme edilerek kabul edildi...
Büyük ozan Nazım'ın da dizelerinde anlattığı gibi (ve soframızdaki yeri öküzümüzden sonra gelen) 600 yıl hep geri planda kalan, haksızlığa uğrayan kadınlarımız medeni kanunla sosyal alanda; en azından kanun önünde eşit haklara sahip olmuştur.
1934'te de siyasi haklar açısından eşit hale geldi...
Türkiye 1940'lı yıllarda kadın hakları konusunda dünyada parmakla gösterilen ülkeler arasındaydı...
BUGÜN DURUM İÇLER ACISI
Peki ne oldu son zamanlarda?
Hepimiz sorunun yanıtını biliyoruz aslında...
Bugün duruma ne yazık ki hep birlikte şaşkınlıkla bakıyoruz...
Kadınlar öldürülüyor heyhat!
Eziliyor, sömürülüyor, daha çocukken evlendiriliyor, tacize, tecavüze uğruyor...
Kadın hakları daraltılıyor...
Mobing uygulanıyor...
Bundan 98 yıl önce kanunun çıktığı günlerden geri düştük yani...
Cumhuriyete ve kadın haklarına sahip çıkmak; kadın - erkek hepimizin boynunun borcudur.
Bu görevin bilincinde olanlar umudumu güçlendirmektedir...
Bu karanlık dönem ancak, akıl ve dayanışmayla aşılabilir...
Aşılacaktır...